25 Eylül 2012 Salı

Küçük Mucizeler Dükkânı


Dün gece saat 02:15 itibariyle arka kapağını kapattım.
Biran önce bitirmek istediğim bir kitaptı. Bitirmek istiyordum çünkü okudukça olacakları  merak ettim, 
acaba şimdi ne olacak dedim. 4 ana karakter ayrı ayrı anlatılmış. Çok akıcı ve sade bir dille. Serisini okuyup okumama konusunda kararsızdım aslında! Çok güzel bir yer etti kitap hafızamda. Hani çok reyting alan dizilerin bir kaç sezon yayınlanmasının ardından bir de filmini yaparlarda boğum boğum boğarlar ya, birde karakterleri iyice saçmalatırlar! Böyle olmasını istemedim açıkçası. Ama okuduğum yorumlar beni vazgeçirdi bu düşünceden. Zira serinin diğer kitaplarında ki karakterler değişiyorlarmış. Yeni hayatlar, yeni meraklar :)

Dün yeni iki kitap siparişi verdik. Birincisi Elin Hilderbrand isimli yazarın dünyanın en güzel ismi olan   "Ada" isimli kitabı :)  
İkincisi ise Neredeyse Kusursuz isimli  Julie Ortolon' un kitabı. Sabırsızlık ve merakla bekliyorum.


Satırlarıma burada son verirken diyebilirim ki: Küçük Mucizeler Dükkânı  harika bir kitaptı. Okumayan herkese tavsiyedir.

Tercih ettiğim ve okuduğum için kendime teşekkür ederim :)

24 Eylül 2012 Pazartesi

Ada Sayesinde..

Bu kare haftasonumuzdan. Benim için ehemmiyeti çok büyük olup, tarafımca kayıtlara gecmesi için blogta yayınlanmıştır :)








Yeni bir park gezimizde bu pisicik çıktı yolumuza. Daha önce bir çok  defa uzaktan sevdiğimiz kediler gibi değil, aksine sırnaşık, sevgi beklediği her halinden belli olan bir kedişşş :)

Ada hemen koşarak gitti kediye. Kedi de gördüğü ilgiden hoşnut ki sere serpe yayıldı o anda.
Ada çığlık atıyor sevinçten pisii diye :)  Gidip yüzüne bakmak istiyor kedinin, kulağını tutmaya çalışıyor. Benim yüreğim ağzımda tabii o an. Tırmalayacak diye ödüm kopuyor.
Ben çok korkarım hayvanlardan oldum olası. Sevmek isterim ama içimde ki korkudan ötürü hep uzak dururum.  Cumartesi günü çooook uzun zaman sonra bir kediye dokundum. Ada sayesinde! Ne kadar ilginç oldu bu cümleyi yazmak. Çünkü bu kez O bana birşey öğretti
 "Ooo güzel pisiii" diye diye sevdim sırtını :) Ama çok korktum yalan değil!
Halil,  -Sen kediye nasıl dokundun? diye sordu şaşkınlıkla. :)
Dedim ki: Ada sayesinde..

Eğer o gün zorda olsa bir kaç saniyeliğine korkumu yenmeye çalışmasaydım, Ada'yı da uzaklaştıracaktım kediden ve o en saf sevgiye engel olacaktım zamanla. Bunu yapmadım. İyi ki yapmadım.
Bir kedisever daha büyüyor. Hem O annesi gibi  korkmuyor :)

Haaa haaaytt :)

21 Eylül 2012 Cuma

Ohh Beee..

Rabbime binlerce kez şükürler olsun. Sonuçları aldım. Temiz çıktı.

3 gündür menopoza girmiş kadınlar gibiydim. Oflamaktan içim şişti resmen
Çok şükür bugün iyiyim. Psikolojik olarak en azından :)
Bu kist denen şeyden de tedaviyle kurtulacağım inşallah.
Bana dua eden, yazan, iyi dileklerde bulunan herkese çoook teşekkür  ederim

İnşallah sizinde dualarınız kabul olur.


18 Eylül 2012 Salı

Kardeşlik

Bugün halâ benimle birlikte olan Çikolata kistim için tekrar hastaneye gittim. Ultrason, kan ve hormon tahlillerinden sonra doktor o çok korktuğum cümleyi kurdu!  
-MR çektirmenizi istiyorum
Hayatımın hemen her alanında  gereksiz evham, panik ve stresli biriyim. Bunların getirdiği korku üzerine tuz-biber oluyor.

Hemşire çok korktuğumu görünce bir yakınınız yanınızda kalabilir dedi. Halil sabah yanımdaydı ama MR öğleden sonraya kaldı. Ve O o saatlerde müsait değildi. Halil olamayınca aklıma yanımda olması gereken ilk kişi olarak kız kardeşim geldi.  Hemen arayıp öğleden sonra kızkardeşimi alıp beraber gittik hastaneye. Heyecanıma ve korkuma ortak olması gerektiğinin farkında! Sıramız geldi, benim stresim gittikçe arttı. Hemşire beni hazırladı, ben hemşireyi korkumla gerdim derken  yaklaşık yarım saat Yasemin'in de katkılarıyla çabucak geçti.  Çok şükür. O yarım saatte saçma sapan muhabbetler yaptık :)

Ve çıktık hastaneden. MR sırasında damardan bir ilaç veriyorlar. Bu ilaç bazen baş dönmesi ve mide bulantısı  yapabiliyormuş. Bunu kardeşim ve ben hemşireden duyduk. Tam hastanenin bahçesinden çıkarken kardeşim kolunu uzattı, koluna girdim. O an tek dayanağımdı. 
MR 'dan artık çıkmış olmanın sevinci ile yavaş yavaş yürürken dedim ki:

-Demek ki kardeş bu kadar önemliymiş. 
İlk aklıma gelen. Dayanmak istediğim. Yardımını beklediğim. Yanımda istediğim.
Ben ki Elif Ada'yı kardeşsiz büyütmeyi düşünürken  bugün vazgeçtim bu düşüncemden!









Seni Seviyorum. Eksik olma!

17 Eylül 2012 Pazartesi

Makinist Anne!

Sonbaharın gelişiyle o buhran sıcaklardan kurtulduk!   Güzel  havalardan mümkün mertebe faydalanmak için iş çıkışı evimize çok yakın olan parkta buluşuyoruz akşamları. Anneanne ve Ada evden, ben ve Halil işyerlerimizden. Küçük bir devir teslimle Ada'yı anneanneden alıp turluyoruz parkta ve civarında. 
Parkta akülü arabalar, jetonlu arabalar ve  2,5 tl ye saymaya fırsat bulamadığım kadar çok tur aran bir tren mevcut. Çok defa en öndeki vagona makinist havasında binmişliğim var  Ada sayesinde. Emniyet kemerleri olsada tek başına bindirmedik henüz. Halil küçücük vagona sığamayacağı için bu ulvi görev bana düşüyor her defasında! Fırfır dönmekten indiğimde başım dönüyor çoğu zaman.

Elif Ada'nın en sevdiği yerlerden biri park diğeri Salı Pazarı Avm :)  Birden hortlayan 1 milyoncu mağazalarının daha gelişmişi, sosyetesi. Bayılırdım ben oralarda gezemeye :) Hiç bir şey almasamda gezerdim eskiden! Parka doyup ikametgâh değişikliği yapmak isteyen Ada kuzum kendinden emin adımlarla ilerleyerek soluğu Salı Pazarında alır oldu. Parkın hemen karşısında. Gerçi buna biz sebep olduk,  o da var. Herakşam parktan sonra gidip orada da gezdirdik. Marketlerdeki arabaları bilirsiniz. Sevgili kızım çok sever onları. Mağazaya girdiğimiz gibi arabaların önünde durup kollarını kaldırır.  Salı Pazarındaki seyahati o arabaların içinde devam eder. Bu ara okul sezonu malum. Bizde resim defteri, oyun hamuru derken mutlaka birşey alıp çıkar olduk. 
Bazı akşamlar babası ve kızı benden önce gittiler. Kısa rötarlarla ben sonradan yanlarında oldum.  Ada beni gördüğünde ilk tepkisi - Bitti, kalk demek oldu hep :)) Benim gelmemle  gezmek bitti sanıyor, bir hışımla ayağa kalkıp  -mii mii mii diyor. Mii mii mii demek birçok anlam içeriyor Ada-lopedi de. Peynir yerkende mii mii mii diyor. Kucağıma gelmek isterkende.
Çok gülüyoruz  bu tepkilerine. Halâ bana  Anne-si  diyoor. Halil'e de "babaşı" demeye başladı :) Aşığız sana evlat!

Herşey iyi hoş amaaa buradan çıkması  var. Mütemadiyen çıkmadan önce mutlaka takılmamız gereken yerler var :


 Eee anne trenin en ön vagonunda iştigal edince kızı da bu turuncu arabayı seçiyor her defasında.
Anne makinist olunca kızıda şoför koltuğunda :)

Amaaan çocuğum mutlu olsun, ben pilot olmaya da  razıyım :)

12 Eylül 2012 Çarşamba

Ne demiş Napolyon?

Dün akşam biz mutfakta akşam yemeğimizi yerken derinlerden bir ses geldi.
Bakakaldık önce Halil'le birbirimize. Koridorun başında Ada'nın elinde ve sevince gark olmasının sebebi:



 17 aylık bir çocuk sadece üzerinde ki yazan 5 rakamından ve muhtemelen renginden para olduğunu anlamış olabilir mi? Eğer öyleyse bunu nasıl olur? 
Geçtiğimiz bayramda  beni  tam anlamıyla anlamamış olduğunu bilsem de el öpüp, para toplayacağız dedim  :) Nitekim bayramda uzatılan harçlıkları yoğun ısrarlar üzerine topladık. Ve kumbaraya beraber attık. Her attığımız parayıda söyledim Ada'ya. 
Ben nelere sebep oldum Ya Rabbim :)


Sevinçle geldi yanımıza.
-Payaa, paya diyerek :) Allahım bu nasıl bir sevinç? Ve de vermek istemiyor geriye. Ağlamaya başlıyor hemen. Hayır bilse elindekinin mahiyetini anlıyacağım ama oda yok.

Evet kızım dedim içimden. Aferin sana. Bilmen, öğrenmen gereken önemli şeylerden biri
Ama bu kadar çabuk değil yaa :)

Ne demiş Napolyon:
-Para, para, para

Ne demiş Ada:
-Paya, paya, payaa :)

Varmı bir fark? Yok. Demek ki neymiş :)

" Varlığı bir dert yokluğun yara :) "

11 Eylül 2012 Salı

Luli Tv

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki az sonra okuyacaklarınız bizim, fikir ve görüşlerimiz.
Bilimsel açıklamalar yapma-yacağım :)
Bazı anne/babalar televizyona aşırı derecede karşı dururlar. Enazından çevremdeki tanıdıklarımdan biliyorum. Kesinlikle izletmeyenler var. Evet herşeyin olduğu gibi televizyonunda fazlası zarar. Kâfi derecede ve yeteri kadar olanı makûl.


Luli Tv Ada'ya izlettiğimiz tek kanal diyebilirim. 
Henüz yürüteçe bindiği zamanlarda Luli Tv nin "Twinkle Time" isimli uyku saatine baylıyordu.
"Du" çünkü o zamanlar çok seviyordu.

Son zamanlarda ise kendisinin tek favorisi Nouki, Paco ve Lola :)
Çok seviyor bu üç arkadaşı. Öyleki fon müziğini çok iyi tanıyor ve müziği duyduğunda "Lolaaa" diye çığlık atıyor sevinçten.
İtiraf etmek gerekirse bu arkadaşları bende çok seviyorum. Türkçe seslendirilmiş ve çok eğitici.
Luli Tv nin tüm programlarının olduğu gibi.


Ada,   Lola ve Nokui yi izlerken :)


D-Smart ta bu kanal. 
Yayın akışı içerisinde tek bir reklam yok. 
Diğer çocuk kanallarına da gözattım daha önce. 
Callio'nun balık yağından başlamış mesela reklamlar! 
Tamamen ticari içeriğe dönmüş. Balık yağları, şarkı söyleyen  markalı oyuncak bebekler! 
Reklam kokan reklamlar!

Luli'nin ninnisi, Bilmece Treni, Buby ve Rabby, Renklerin Dünyası, Şekillerin Kitabı, Gökkuşağı,
Saklambaç oynamayı çok seven tavşan Run, Meraklı Rakun :)) ilk aklıma gelen programlar.
Sayı sayanlar, dans edenler, resim yapanlar, çeşitli oyunlar, animasyonlar.
Herşey tamamen eğitici ve zararlı içerik yok 

Tavsiye ediyorum. Ama yeteri kadar ;)















10 Eylül 2012 Pazartesi

Organik Bezelyeler






















Bizim evde yetişiyor ve sadece sevgiyle büyüyor.
 Bazen çiğ çiğ yemekteyiz :)



8 Eylül 2012 Cumartesi

Kitapların Kaderi

Hatta bir kaç arkadaşım merak edip kitapla ilgili fikir vermemi istemişti.

Efendim Elif Şafak'ın Siyah Süt isimli kitabını okudum, bitirdim ve de çok beğendim. 
Henüz okumamış olan herkese tavsiye ediyorum.

Siyah Süt'ü  lohusalık zamanlarımda duymuştum. Ve isminden dolayı çok merak etmiştim.
O gün ilk iki tercihimden birinin olması bu yüzdendi.


Eğer beğenmemiş olsaydım yine tavsiye ederdim. Neden ? 
Çünkü, bence her kitap, karakter, konu her okuyanına farklı mesaj veriyor. Benim okuyup aldığım mesaj başkasına farklı gidebilir, hiç gitmeyebilirde! Nitekim söz konusu kitabın kaderiyle oynamak istemem :)

Benim kendimce yazdığım  birkaç kelime ola ki başkası tarafından okunursa  o kitap  potansiyel bir okuyucusunu kaybedecek belkide.
Yapabileceğim en fazla o kitabı okuyan başka biriyle fikir alış-verişi, karakterler ve konu hakkında sohbet olur :)


Okuyacak olan herkese keyifli okumalar.





7 Eylül 2012 Cuma

Yeni Bir Pablo Picasso :)

Mümkün mertebe sanatsal faaliyetlerimiz olsun  istiyor / istiyorum.

Anneyle resim yapmak kadar zevkli birşey yok galiba :)

-Boaa, boaa  diyerek ve her pastel boyanın önce tadına bakmaya çalışmak suretiyle
ortaya çıkan eşsiz Pablo Adasso çizimleri :)

Şu renklerin ahengine, çizgilerin dokunuşlarına, sanatçının sihirli  minik ellerine bakarmısınız?
 :)




























































KIZIM BÜYÜYOR

Lilypie Premature Baby tickers